Günümüzde, iletişim biçimlerindeki değişim, teknoloji ile birlikte hız kazandı. Özellikle yeni nesil, yüz yüze iletişim kurmanın yerini online mesajlaşma uygulamalarına bıraktı. Bu eğilim, sosyal ilişkilerde önemli bir dönüşüm yaratmakla kalmayıp, bireylerin toplumla olan bağlantılarını ve etkileşimlerini de etkiliyor. Peki, gençlerin neden yüz yüze konuşmayı tercih etmediği ve bu durumun uzun vadede toplumsal dinamiklere nasıl yansıyacağı üzerinde durmakta fayda var.
Yeni neslin iletişim tercihleri üzerinde birçok faktör etkilidir. Öncelikle, hızlı yaşam temposu ve günlük koşuşturmalar, gençlerin yüz yüze görüşmek için zaman bulmalarını zorlaştırıyor. Teknolog gözlemleri, genç bireylerin sosyal hayatlarını organize ederken genellikle mesajlaşmayı ve çevrimiçi platformları kullandıklarını gösteriyor. Bununla birlikte, sosyal medya ve anlık mesajlaşma uygulamalarının yaygınlaşması, yüz yüze iletişimi azaltarak insanların sanal ortamda daha fazla etkileşimde bulunmasına yol açtı.
Fiziksel mesafe, COVID-19 pandemisi sonrası dönemde de önemli bir etken haline geldi. Alışkanlık haline gelen sosyal mesafe uygulamaları, gençlerin yüz yüze iletişim kurma isteğini düşürdü. Önceleri sosyal ortamlarda buluşarak vakit geçiren gençler, artık güvenli bir mesafeden sanal platformlarda iletişim tercih ediyor. Bu durum, bireylerin sosyal becerilerini etkileyebilirken aynı zamanda içe kapanıklık eğilimlerini de artırıyor.
Dijital mesajlaşmanın birçok avantajı bulunuyor. Kullanıcılar, düşüncelerini daha iyi ifade edebilmekte ve anlık olarak yanıt verme baskısından kurtulabilmektedirler. Ayrıca, sesli veya görüntülü aramalar yalnızca internet bağlantısı gerektirdiğinden, iletişim maliyeti açısından da tasarruf sağlar. Gençlerin sohbetlerinde sosyal medyanın sunduğu içerikler ve emoji gibi araçlar, duygu ve düşüncelerini daha rahat bir şekilde ifade etmelerine yardımcı oluyor. Bu durum, gençler arasında daha derin ve anlamlı bağların kurmasına imkan tanıyor gibi görünse de, aslında içsel iletişimin yüzeyde kalmasına neden olabiliyor.
Ancak, yüz yüze iletişimin azalması, sosyal becerilerin körelmesine ve toplumdan kopma hissine de yol açabilir. İnsanların duygusal bağ kurma birikimleri, yüz yüze etkileşim ile gelişir. Yapılan araştırmalar, yüz yüze iletişimin insan ilişkilerini güçlendirdiğini ve empati geliştirmeye yardımcı olduğunu gösteriyor. Bu bağlamda, sadece mesajlaşarak iletişim kurmanın, gençlerin sosyal gelişiminde bir eksiklik yaratabileceği endişeleri doğuyor.
Sonuç olarak, yeni neslin mesajlaşma eğilimleri, teknolojik gelişmelerin ve değişen yaşam tarzının bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Yüz yüze iletişimin azalması, olumlu yönleri olduğu kadar zorlukları da beraberinde getiriyor. Gençlerin sanal dünyanın sunduğu kolaylıklara kapılmasını engelleyerek, gerçek hayattaki etkileşimlerini artıracak fırsatların oluşturulması büyük bir önem taşıyor. Bu bağlamda, aileler ve eğitimciler, gençlerin sosyal becerilerini geliştirmeye yönelik aktiviteleri teşvik etmeli; kişisel iletişim kurma yeteneklerini artıracak ortamlar sunmalıdırlar.